Caferi: Terör Destekleyicilerinin Örgütlerini Yeniden Yapılandırma Girişimleri Suriye’nin Terörle Mücadelesine Devam Etmesinden Alıkoymayacaktır (VİDEO)

NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr Beşşar Caferi, terör destekleyicileri ülkelerin örgütlerini yeniden yapılandırma ve sözde “ılımlı silahlı gruplar” olarak sunmaları girişimlerinin Suriye’nin terörle mücadelesine ve halkını korumaya devam etmesinden alı koymayacağını belirterek, teröre karşı sağlanan her zaferde Güvenlik Konseyi bazı üyelerinin bu zaferi karalamak ve Suriye devletini kötülemek için iftira hamleleri başlattıklarına dikkat çekti.

Suriye’deki durumla ilgili düzenlenen bugünkü Güvenlik Konseyi oturumunda Caferi, aynı geçen 62 toplantıda olduğu gibi bugün de bu Konsey önünde konuşanların, dünya terör eşkiyalarına karşı Suriye’nin sağladığı her zaferden sonra, bu zaferi karalamak ve Suriye devletini kötülemek için iftira hamlelerini adet haline getirdiklerini vurguladı.

Caferi bu hamleleri başlatan ülkelerin Homs semtlerinin kurtarılması esnasında, “patlayıcı varil”, Kalamun ve Ksayr’da sakinleri tehcir etme ve demografiyi değiştirme, Halep’teki iddialar abluka ve aç bırakma, Doğu Guta’nın kurtarılışında kimyasal silah yalanlarını uydurduklarını bugün de İdlib ve kırsalında, sağlık, eğitim ve kamu binalarının hedef alınmasıyla ilgili yalanlar duyduğumuzu ki bu iddiaların tümüm hayal ve yalan olduğunu ve sekiz yıldan bu yana Suriye’ye zulüm ve çirkef bir savaş olarak dayatılan terörün siyasi mühendisliğinin bir parçası olduğunu vurguladı.

Caferi, Suriye ve dost hava silahının sivil hedeflere saldırmadığını bilakis teröristlerin merkez ve karargahlarını hedef aldığına dikkat çekti.

Suriye’nin İdlib’deki terör örgütlerinin yayılması konusunda sabır gösterdiğini ve siyasi çözümler seçtiğini, onlara gerekli zamanı verdiğini vurgulayan Caferi, teröristlerin yüzlerce kişinin öldürüldüğü ve binlerce masum insanın yaralandığı Halep, Hama, Lazkiye ve güney İdlib’deki sivil nüfuslu bölgeleri hedef almaya devam ederek askeri bir çözüm seçtiklerini ve buna “insani kalem taşıyıcılarının” bu konsey dahilinde suskun kaldıklarını kınayıcı bir kelime dahi söylemediklerine, bilakis teröristlerle güven oluşturulmasından bahsettiklerine ve batılı ülkelerce destekli teröristlerin çok sayıda kaçırılan ve rehin tuttukları sivilleri öldürdüklerini görmezden geldiklerine dikkat çekti.

Caferi, Suriye devletinin vatandaşları için birkaç gün önce, Hama’nın kuzeyindeki kırsal kesimde terörist grupların konuşlanma alanlarından ve İdlib’in güneyindeki İdlib bölgesinden Suriye Arap Ordusu’nun bulunduğu bölgelere çıkmak isteyen sivil halkı için Soran kentinde bir insani yardım koridoru açtığını belirterek, Haseke’deki El Houl kampına Uluslararası Kızılhaç Örgütünün sunduğu tam teşekküllü hastane göndermeyi kabul ettiğini ifade etti.
Caferi, Suriye’nin Birleşmiş Milletler Sekretaryası raporunda yer alan iddiaları reddettiğini vurgulayarak, Suriye devletinin imajını bozmaya, ve Suriye Arap Ordusunun İdlib’de sivil tesisleri hedef aldığına dair sahte temelsiz suçlamaları teşvik etmeye çalıştığını belirtti.

Caferi, son analitik destek ve yaptırım izleme ekibinin 24. Raporunun kimsenin gözünden kaçmadığını bu rapora göre İdlib’in; “Şu anda Suriye ve Irak’taki en büyük terörist unsur konsantrasyonuna sahip ve yabancı teröristler için dünyadaki en büyük depolama alanı haline geldiğini ve de “Nusra Cephesi” terör örgütünün bu alanların çoğunun tek ve fiili hegemonyacısı olduğunu gösterdiğine” dikkat çekti.

Astana’nın tırmandırmaları azaltma bölgelerinin kurulması konusundaki anlaşmasının, Güvenlik Konseyi tarafından terör örgütleri olarak sınıflandırılan terör örgütlerini içermediğini belirten Caferi, anlaşmanın, aralarında silahlı grupların, özellikle de “IŞİD”, “Nusra Cephesi” ve bunlara bağlı tüm gruplardan ayrılmak üzere imzaladığı ittifaka bağlı kalınması zorunluluğunu getirdiğini, Astana ve Soçi Anlaşmalarının, Suriye hükumeti ve müttefiklerinin, isimlendirmeleri ne olursa olsun terörist örgütlerle mücadele hakkı verdiğini ifade etti.

Caferi, Astana toplantısının kapanış oturumuyla birlikte, ABD ve Türkiye rejiminin, bu iki ülkenin kuvvetlerinin yasa dışı olarak konuşlandığı alanlarda somut olarak yeni gerçekliklerin yaratılmasını amaçlayan son tebliğin hemen ardından bir başka kışkırtıcı adım attıklarına dikkat çekerek, bu adımın, iki tarafça ilan edilen “Güvenli Bölge” adı verilen bölgenin Suriye topraklarında kurulmasıyla ilgili ittifaklarının Suriye devleti tarafından kınandığını be Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne ihlal oluşturduğunu ve Birleşmiş Milletler Antlaşması hükümlerince de açık ihlal sayıldığını vurguladı.

Çeviri: S.Şahut

Check Also

Aksa Tufanı Operasyonu… Bugünün En Öne Çıkan Gelişmeleri

İŞGAL EDİLEN KUDÜS (SANA) – Filistin direnişinin işgalci İsrail’in saldırganlığına yanıt olarak 7 Ekim’de başlattığı Aksa …