Başkalarının Topraklarını Zorla Ele Geçirme Vakti Geçti, Suriye Krizinin Golan’ı Tam Olarak Geri Alma Hakkından Vazgeçireceğini Sananlar Hayal Kuruyor

NEW YORK – Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid el Muallim, uluslararası ilişkiler sisteminin temellerinin benzeri görülmemiş bir tehlikeye maruz kaldığını ve uluslararası barış ve güvenlik ile barış fırsatlarından önce savaş şansını artırma konusundaki çatışmaları ve tehditleri artırdığını vurguladı.

BM Genel Kurulunun 74. Dönem çalışmaları önünde yaptığı konuşmasında Bakan Muallim, uluslararası sözleşmeleri ve anlaşmaları ihlal etmek, terörizmi desteklemek ve ekonomik bir abluka uygulamak, uluslararası sahnede kaos yaratmakta ve bizi hukukun üstünlüğü yerine orman hukukuna götürmektedir diyerek,  teörörizmin, işgal ve tahakkümden arınmış, daha güvenli ve daha istikrarlı bir dünya inşa etmek ya da halklarımızın geleceğini ve gelecek kuşakları rüzgarda savrulmaya mahkum edeceğimizi vurguladı.

Muallim, terörizmin uluslararası barış ve güvenlik için en önemli tehditlerden biri olmaya devam ettiğini, Suriye’nin terörle mücadeledeki başarılarına rağmen bütün herkesin karşı karşıya kaldığı ciddi bir tehlike oluşturduğunu belirterek, Suriye’nin, masum insanları öldüren ve ülkenin altyapısını ve yeteneklerini tahrip eden terör tehdidinin sekiz yıldan fazla bir süre boyunca acı çektiğine dikkat çektiğini, ancak Suriye halkının teröre karşı savaşında kahramanlık destanı yazdığını vurguladı.

Muallim, Suriye halkının, terör örgütlerinin yaymaya çalıştığı nefret ve ölüm kültürü ile aşırılıkçı ideolojiye karşı, tüm insanlığı, medeniyetsel değerleri, hoşgörü ve bir arada yaşam kültürünü savunmada katkıda bulunduğunu belirterek, Suriyenin, isimlendirmeleri ne olursa olsun terörizme karşı savaşını tüm topraklarını temizleninceye kadar sürdürme kararlılığında olduğunu vurguladı.

Muallim Terörizmle mücadele, Suriye gibi diğer ülkelerin karşı karşıya kaldıklarında sessiz kalan ülkelerin öncelikleri listesinde değil ve bazıları için sadece ifadeler ve boş ifadelerden başka bir şey olmadığını söyleyerek, terörizme yatırım yapan ülkelerin bulunduğunu, şüpheli gündemlerini ve dış dikteleri reddeden halklara ve hükümetlere empoze etmek için bir araç olarak kullanan ülkelerin bulunduğunu ve bunun Suriye’ye on binlerce yabancı teröristin getirilmesi örneğinde belirgin olduğuna dikkat çekti.

Muallim, terör destekleyicisi ülkelerin, eğer bu izledikleri yolu devam ettirirlerse terörün daha da güçleneceği, destekleyicileri ve yatırımcıları dahil istisnasız tüm herkesi tehdit edeceğinin zihnlerinden kaçtığını hatırlattı.

Muallim, İdlib ilinin yabancı teröristleri bir arada toplayan dünyanın en büyük kompleksini teşkil ettiğini bunun da Güvenlik Konseyi’nde ilgili komitelerin raporlarıyla belgeli olduğunu söyledi.
Muallim, Türk rejiminin Astana uzlaşmaları ve Soçi ittifakı gereğince yükümlülüklerini yerine getirmediğini bilakis İdlib ilinin büyük bölümünü elinde bulunduran Nusra Cephesi terör örgütünü desteklemeyi sürdürdüğünü ve orada terörist örgütlerin korunması için batılı ülkelerce destekli olarak bunu ölümüne yaptığına dikkat çekti.
Muallim, Suriye toprakları dahilinde inşa edilen Türk gözetleme sisteminin teröristleri destekleme noktası haline geldiğini ve İdlib’de terörizme karşı savaşında Suriye Arap Cumhuriyeti ordusunun ilerleyişini aksattığını vurguladı.
Muallim, Türkiye’nin Suriye’deki politikaları ve bir çok ayaktaki siyasi manevralarının Astana süreci çerçevesinde sağlanan bütün başarıları baltalamakla tehdit ettiğini söyledi.
Muallim: “terörizme karşı savaşımızın paralelinde, siyasi süreci ilerletmeye özen gösterdik, somut sonuçlar sağlaması itibariyle Astana toplantılarına katılmayı sürdürdük” dedi.
Muallim, Suriye’nin Anayasayı Tartışma Komitesinin kurulmasına yönelik ısrarının Suriye halkının önemli ulusal başarısının sağlanmasına yol açtığını ve diğer tarafların tüm aksatma girişimlerini çökerttiğini söyledi.
Muallim, komitenin çalışmaları konusunda herhangi bir ön koşul veya şartın dayatılmaması gerektiğini, çalışmaları ve çıkacağı tavsiyeleri hakkında ise komitenin bağımsız olduğunu belirtti.
Ayrıca Komitenin çalışmaları için herhangi bir süre veya zaman cetvelinin dayatılmaması gerektiğini belirten Muallim, hareketlenmelerin dikkatli bir şekilde olması gerektiğini çünkü anayasanın Suriye ve gelecek nesillerin geleceğini belirleyeceğine dikkati çekti.
Muallim, Suriye devletinin insani durumların iyileştirilmesi için cabbar çabalar harcadığını, illegal ve insani olmayan ekonomik ablukaya rağmen terörün tıktıklarını yeniden imar etmeye çalıştığına dikkat çekti.

Muallim, İsrail işgal varlığının Suriye ve civar ülkelerin topraklarına saldırılarını tekraraladığını bunun da uluslararası kanun ve BM misakı ve Güvenlik Konseyi kararlarınca alenen ihlal sayıldığını belirterek, başkalarının topraklarını zorla katma zamanının geçtiğini ve Suriye krizinin Golan’ı tam olarak geri alması hakkından kaydıracağını zannedenlerin hayalperest olacağını vurguladı.

Muallim, Washington’un işgal edilen Golan ile ilgili ilanının tarihi ve coğrafik gerçeklerle, Golan’ın eskiden olduğu gibi şimdi de Suriyeli olduğunu belirten uluslararası kanun hükümlerini değiştiremeyeceğini ifade etti.
Muallim, barışsever ve uluslararası kanuna özen gösteren bütün ülkeleri, ekonomik terör fenomenine karşı fiili icraatlar almak için yıllık çalışmalar yapmaya davet etti.
Tehcir edilenlerin geri dönüşü konusunda ise Muallim, bütün kapıların Suriyeli bütün mültecilerin vatanlarına gönüllü ve güvenli bir şekilde geri dönüşleri için açık olduğunu belirterek; “bizler de devlet olarak dönmek isteyen herkese ihtiyacı oldukları bütün kolaylıkları sağlıyoruz” dedi.

Suriye’nin, terörizm karşısında nihai zaferi elde etmenin eşiğinde olduğunu, eşit derecedeki zorluklarla yüzleşmek ve üstesinden gelmek için kararlı olduğunu söyleyen Muallim,

Suriye’ye düşman olan ülkelerin hesaplarını gözden geçirmeleri ve hatalarını düzeltmeleri gerektiğini, gerçeklikten ayrılma durumundan çıkmaları, gerçek ve rasyonel olarak meselelerle ilgilenmeleri gerktiğini ifade etti.