Suriye İle İlgili Brüksel Konferanası ABD, AB ve İşbirlikçi Rejimlerin Düşmanca Politikalarının Devamıdır

ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığında Resmi Kaynak, Suriye ile ilgili Brüksel konferansı ve ortaya çıkan tutumların ABD, Avrupa Birliği ve onlara bağlı rejimlerin,Suriye’ye yönelik olan ve başarısızlığı ispatlanan saldırgan politikalarını devamı ve düşmanca projelerinin de çöküşü olduğunu belirtti.

Kaynak, söz konusu rejimlerin terörizme her türlü desteği sağladığını, Suriyelilerin kanını akıttığını, başarılarını yıktığını, petrol, buğday, fabrika ve tarihi eserlerinden oluşan kaynaklarını çaldığını, terör eliyle yıkılanlara yönelik yeniden imar sürecini engellediğini, vatandaşın yaşamını ve ekmeğini etkileyen yaptırımlar dayattığını ve Suriyelilerin vatanlarına geri dönüşlerine çomak koyduğunu bu yüzden bu rejimlerin hiçbir şekilde Suriyeliler için endişelerini dile getiremeyeceğini söyledi.

Kaynak, haklarında bu yasaklarla suçları işleyenlerin acılarına yönelik temel sorumluluğu üstleneceğini ve bu suçlarını insani maskenin ve ajandaları çıkarına insani tarafları politikleştirmesinin arkasında saklayamayacağını vurguladı.

Kaynak, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin bu gibi konferansları şiddetle kınadığını ve sadece Suriyelilerin ve meşru hükumetlerinin çıkar ve ihtisasından olan Suriye’nin içişlerine doğrudan müdahale saydığını dile getirerek, söz konusu rejimlerin Suriyelilere sunabilecekleri tek yardımın, terörle mücadele kapsamında BMGK 2253 sayılı özel kararıyla ilgili teröre desteklerini durdurmak ve içişlerine müdahale etmemek olduğuna dikkat çekti.

Kaynak, kinci terörizme karşı başarıyla mücadele eden Suriyelilerin her zaman olduğu gibi kendi şahsi imkanlarıyla zalim ekonomik abluka ve illegal tek taraflı yaptırımlara karşı koymaya ve bağımsız ulusal kararının desteğini teşkil edecek ulusal ekonomisini korumaya kadir olduklarını ifade etti.

Kaynak, Suriyelilerin geleceğinin Suriyelilerin tek ve şahsi hakkı olduğunu, siyasi ve ekonomik baskıların da Suriyelilerin özgür iradelerinden öç alamayacağını çünkü, birçoklarının başarıyla yürüttüğü dilencilik diplomasisinin Suriyeli politik ve diplomatik hareketlerde yerinin olmadığını vurguladı.