Sabbağ: Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün Çalışmalarının Siyasallaştırılması, Onu İtibarsızlaştırdı ve Belli Ülkelerin Elinde Bir Araca Dönüştürdü

NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi Bessam Sabbağ, bazı Güvenlik Konseyi üye devletlerinin, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne gönüllü katılımını ve tüm stok ve üretim tesislerinin imha edilmesini görmezden gelerek Suriye’ye karşı yanıltıcı suçlamalarda bulunmaya devam ettiğini teyit etti.

Sabbağ, BM Güvenlik Konseyi’nin bugünkü oturumunda, Suriye’nin 2013 yılında Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne gönüllü olarak katıldığı ve bu katılım kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmek için tüm titizlik, güvenilirlik ve şeffaflık ile çalıştığı gerçeğini göz ardı ederek, konseyin tartışmalarının bazı Batılı üye devletler için kendisine karşı yanıltıcı suçlamalarda bulunmak için bir platform haline gelmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Sabbağ, bu ülkelerin geçtiğimiz yıllarda Suriye ile Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü arasındaki mevcut işbirliğini ve Suriye’nin bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini açıkça gösteren önemli ilerleme kaydeden Teknik Sekreterlik ile yakın istişareleri görmezden gelmeye devam ettiğini belirtti.

Sabbağ, Suriye’nin 92. aylık raporunda, örgüte katılmasından bu yana Teknik Sekreterlik ile işbirliği yapmaya istekli olduğunu doğruladığını, ancak son sekiz yıldaki bu işbirliğine rağmen, Sekreterliğin ona sürekli inkar ile karşılaştığından talihsiz bir durum olduğunu belirtti.

Sabbağ, Suriye’nin bazı tanınmış ülkeler tarafından örgütle işbirliğine ilişkin başlatılan tüm şüphe kampanyalarını ve yanlış suçlamalarda bulunmalarını kesinlikle reddettiğini vurguladı.

Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi, ekibin şimdiye kadar Suriye’de 24 tur istişare gerçekleştirdiğini ve bu sırada gerekli giriş vizelerinin alınmasıyla ilgili herhangi bir sorun yaşanmadığını belirterek, Suriye’nin deklarasyon değerlendirme ekibine giriş vizesi vermeyi reddetmesine ilişkin bazı ülkelerin açıklamalarında yer alan iddiaları kınadı.

Sabbağ, kimyasal terörle mücadelede gerçek bir zorluk olduğunu vurgulayarak, ancak şüphe uyandıran şey, bu zorluğun bazı Batılı ülkelerden herhangi bir ilgi görmemesi ve “IŞİD”, “el Nusra” ve el “Kaide”ye bağlı “Beyaz Kasklar” gibi terörist grupların bulundukları saldırı girişimlerinin onlar için herhangi bir endişe yaratmaması korkunç bir gerçeklik olduğuna dikkat çekti. Bu bağlamda Sabbağ, bu örgütlerin Suriye’de zehirli kimyasalların kullanımına yönelik ve bu grupların Suriye Arap Ordusunu suçlamak için kimyasal silah kullanarak oyunlar üretmeye hazırlandığına dair sık ​​sık bilgi geldiğne de işaret etti.

Sabbağ, terörist grupların Homs, Hama, Lazkiye ve İdlib kırsalında güvenli sivillere ve Suriye Arap Ordusu güçlerine zaman zaman ve çeşitli araçlarla saldırılarını sürdürdüklerini kaydetti.

Sabbağ, iddia edilen Duma olayıyla ilgili FKÖ raporunda belirtilenlerle ilgili gerçeklerin günden güne ortaya çıkmaya devam ettiğini ve bu durumun örgütün üst düzey yetkilileri tarafından gerçeklerin çarpıtıldığını ve çarpıtıldığını açıkça gösterdiğine dikkat çekerken, bunun, ABD, Fransa ve İngiltere’nin anlatısına uygun otmeye ve bu ülkeler tarafından Suriye topraklarında gerçekleştirilen üçlü saldırganlığa bir bahane bulmak için yapıldığına işaret etti.

Suriye’nin Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi, Genel Müdürün son raporunda bahsedilen sözde “Duma olayı”nın iki silindiri hakkında gündeme getirilenlerle ilgili olarak, geçen Haziran’ın sekizinde, örgüte ilan edilen yerlerden birinin, 2018’deki iddia edilen “Duma olayı” için birçok oda, yangın söndürme ekipmanı, mekanizma ve iki klor silindiri, siteye zarar veren ve tamamen tahrip olmasına neden olan vahşi İsrail saldırganlığına maruz kaldığını belirtti. Bu bağlamda Sabbağ, “Genel Direktörün raporunun ve bazı ülkelerin açıklamalarının saldırganlığı görmezden gelmesi, kınamaması ve sadece teknik yönlere odaklanması talihsiz bir durumdur” dedi.

Sabbağ, Kasım 2020’de örgütün teftiş ekibi iki silindirin örgütün merkezine nakledilmesini talep ettiğini ve Suriye Ulusal Komitesi o sırada bunu, “Bu iki silindir adli soruşturmaya konu olduğu için Suriye dışına sevk edilemez. İki silindir, teröristlerin kimyasal silah kullandığı ve masum sivilleri öldürdüğü iddia edilen olayla ilgili hukuki maddi delil teşkil etmektedir” diyerek reddettiğini sözlerine ekledi.

Sabbagh, örgütün teknik sekreterliğinin, iki silindirin kendileri için bilimsel ve teknik bir değerlendirme yapılana kadar korunması için 18 Mayıs 2018 tarihli muhtırasını Suriye’ye bildirdiğini belirtirken, “bununla, Suriye, teknik sekreterya muhtırasının içeriğini uygulamak için mutlak bir taahhütte bulunmuş ve örgütün teknik sekreterliği bu tarihten sonra herhangi bir işlem talep etmemiştir” dedi.

Son olarak Sabbağ, OPCW’nin çalışmalarının siyasallaşmasının onu teknik yapısından uzak tuttuğunu, güvenilirliğinin büyük bir bölümünü yitirmesine neden olduğunu ve onu belli ülkelerin elinde örgütte taraf devletleri hedef almak için bir araca dönüştürdüğünü vurguladı.

P.M.

Devamı gelecek..

Check Also

Rakka Halkı: Talepleri Ve Kaygıları Meclise Aktarabilecek En Yetkin Temsilci Seçilmelidir

RAKKA (SANA) – Rakka Valiliği halkı dördüncü yasama dönemi Halk Meclisi üye seçimlerine katıldı. Sabah …