Cumhurbaşkanı Esad, Çin Merkez Televizyonu’na Verdiği Röportajda: Çin, Dünyada Hegemonya Değil Ortaklık İlkesine Dayalı Önemli Bir Rol Oynuyor

PEKİN 29 EYLÜL (SANA) – Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Çin’in dünyada çok önemli rol oynayan büyük bir güç olduğunu, ortaklıktan bahsederken yeni bir prensipten bahsettiğini, hegemonyadan bahsetmediğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Esad, Çin Merkezi Televizyonu (CCTV) ile yaptığı röportajda, ”Çin, Güvenlik Konseyi’ndeki ve bir dizi uluslararası forumdaki rolü aracılığıyla siyasi olarak Suriye’nin yanında yer aldı. Dünyanın içinde bulunduğu koşullar ve Batı’nın Suriye halkını aç bırakmayı amaçlayan sert ekonomik ablukası göz önüne alındığında, onunla daha geniş bir diyaloğun olması doğaldır” dedi.

Cumhurbaşkanı Esad ayrıca, savaş bittiğinde ve kuşatma sona erdiğinde Suriye halkının ülkelerini yeniden inşa etme kapasitesine sahip olduğunu vurgularken, ”Bölgemiz iki tür tehlikeyle karşı karşıyadır: Amerika kökenli modern Batı liberalizmi tehlikesi ve aşırılık tehlikesi” ifadelerini kullandı.

Röportajın tam metni aşağıdadır:

Birinci Soru:

Çin Medya Grubu ile bu özel röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Siz ve eşiniz Çin’i en son 2004 yılında ziyaret etmiştiniz. Çin’i tekrar ziyaret etmeye ne dersiniz? Çin’de hissettiğiniz en büyük değişiklikler neler?

Cumhurbaşkanı Esad:

Öncelikle bugün bu röportajı yaptığınız için teşekkür ederim; Çin’e gelince, 19 yıl öncesinden bugüne Çin’i ziyaret ettiğimizde çok büyük sıçramalar oldu. Karşılaştırma yapmak istesem karşılaştırma yapmanın zor olduğunu söyleyebilirim çünkü çok şey değişti. O zamanlar Çin’e dünyanın fabrikası ya da dünyanın mal fabrikası denirdi ama bugün Çin’in yaratıcılığın fabrikası olduğunu söyleyebilirim, Bir yandan bu. Öte yandan Çinliler hakkında bilinen şey onların ülkelerini çok sevdikleridir. Her insanın ülkesiyle her zaman gurur duyması doğaldır. Ancak bu gururun Çin’in başarıları sayesinde çok daha yüksek boyutlara ulaştığı çok açık. Ancak benim odaklanmak istediğim ve belki de aynı derecede önemli olan şey, bu başarıların önemidir ve belki daha da önemlisi Çin’de neyin değişmediğidir. En büyük zorluk da burada çünkü değişimler her zaman olumsuzlukları da beraberinde getirir. Çin’de değişmeyen en önemli şey kültürdür, anavatana, topluma, Çin örf ve geleneklerine ait olmaktır, bu en büyük başarıdır.

Pek çok ülke teknolojik, ekonomik ve çeşitli bilimsel alanlarda gelişebilir ancak çok azı kimliğini koruyabilmektedir. Bugün Çin kimliği yirmi yıl önce olduğu kadar açıktır.

İkinci Soru:

Bu kez siz ve eşiniz de Asya Oyunları’nın açılış törenine katıldınız. Suriyeli heyet mekana girdiğinde ortalık canlılık ve heyecan doluydu. Suriyeli heyetin mekana girdiği sahnenin videosunu sizlerle paylaşmak istiyorum: İnsanlar çığlık atıyor, slogan atıyordu. Çin sosyal medyasında birçok Çinli netizen yorum yaptı. Yorumların çoğunu okudum ve çok dokunaklı buldum. Bu yüzden sizinle birkaçını paylaşmak istiyorum, bir kişi şunu yazdı:  “Harabelerde bile yıldızlara bakmak lazım”, Başka bir yorum şöyle dedi:  “Dünyaya görünen şey sadece yıkım değil, aynı zamanda sınırsız canlılıktır.” Başka bir kişi yorum yaptı “Umudum Şam’ın her yerinde güllerin açması, çöle bile bakan bu topraklarda barışın ve sevginin kalmasıdır.”

Sayın Cumhurbaşakım, Çin kamuoyuna ve netizenlere ne söylemek istersiniz?

 Cumhurbaşkanı Esad:

Elbette bu anı çok net hatırlıyorum. Çünkü Çinlilerin ya da stadyumdaki Çinli seyircilerin Suriye takımının girişini alkışlaması dokunaklı bir an. Böyle bir durumda bu çok şey ifade ediyor, çünkü bu kendiliğinden gelişen bir an. bunlar Çinlilerdir… Bazen mesafeler nedeniyle birbirimizden duygusal olarak ve belki de farklı şekillerde uzak olduğumuzu düşünüyoruz. Bu an Çin ve Suriye’nin popüler düzeyde birbirine yakın olduğunu söylemek için yeterliydi. Ancak internet kullanıcılarına bu özel etkinlikle ilgili olarak, ilgilerinden ve bazılarını okuduğumuz ve çok dokunaklı yorumlarından dolayı teşekkür etmek istiyorum. Suriye’nin Çin’le tarihi ve modern ilişkisi, Suriye’de olup bitenler ve Suriye’ye olan sevgileri konusundaki bilgileri nedeniyle kendilerine teşekkür ediyorum. Ama özellikle açılışın kendisiyle ilgili olarak, Açılış ve sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla aldığımız mesajların kesiştiğini veya birbiriyle bağlantılı olduğunu söylemek istiyorum. Bu mesaj Çin’in büyüklüğü ve Çin’in alçakgönüllülüğü ile Çin’in gururudur.

Üçüncü Soru:

Khanjo’dayken Başkan Xi sizinle tarihi bir görüşme yaptı ve siz de Çin ile Suriye arasında stratejik bir ortaklığın kurulduğunu ortaklaşa duyurdunuz. Bu stratejik ortaklığın anlamını nasıl okuyorsunuz? İki ülke arasındaki işbirliğinin hangi spesifik alanlarda daha fazla gelişme göstermesini bekliyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Esad:

Bugün Çin, dünyada çok önemli bir rol oynayan büyük bir ülkedir. Ancak ortaklıktan bahsederken yeni bir prensipten bahsediyor. Sadece Suriye’de değil, dünyanın çeşitli ülkelerinde ülkeler olarak eksiğimiz olan hegemonyadan bahsetmiyoruz..Ancak özellikle küçük ülkelerin bu ortaklığa ve bu role ihtiyacı var.Çin bu rolü oynuyor çünkü Çin, Güvenlik Konseyi’ndeki ve bir dizi uluslararası forumdaki rolü aracılığıyla siyasi olarak Suriye’nin yanında yer alıyor. Hoşluktan uzak, net siyasi pozisyonlara ek olarak. Yani temelde siyasi yönü gelişmiş ama dünyanın içinden geçtiği bu şartlarda daha geniş bir diyaloğun olması da doğal. İşin ekonomik boyutu var, Suriye’nin kalkınma boyutu bizi çok ilgilendiriyor çünkü Suriye artık Batı’nın Suriye halkını aç bırakmayı amaçlayan kötü, zalim ve tehlikeli bir ekonomik kuşatmasına maruz kalıyor. Bu bizim için önemli bir husustur ve Çinli yetkililerle üzerinde durduğumuz geniş kapsamlı konulardan biriydi ve bunun çeşitli yönleri var:Elbette Çin, Suriye’ye insani yardım sağlıyor ve acıların hafifletilmesinde önemli bir rol oynuyor. Başlıkları belirliyoruz. Şam’a döndüğümüzde bu başlıkları pratik çalışma projelerine dönüştürecek mekanizmaların geliştirilmesi için toplantılar yapılacak.

Dördüncü Soru:

Başkan Xi ile görüşmenizde Çin’in Çin’e özgü sosyalizm yoluna girdiğini belirtmiştiniz. Suriye’de de Çin’in kalkınma deneyiminden nasıl ders alınabileceği konusunda bazı tartışmaların olduğunu fark ettik. Çin tarzı modernleşme yolunun Suriye’nin gelecekteki yeniden inşası ve kalkınmasına nasıl bir ilham getireceğini düşünüyorsunuz?

Cumhurbaşkanı  Esad:

Öncelikle endüstriyel ekonomik nitelikteki projelerde Çin uzmanlığı ile Suriye uzmanlığı arasında ortak projeler ve etkileşim olmalıdır.Birincisi, Çin’in birkaç on yıl önceki koşullarının birçok Üçüncü Dünya ülkesinin koşullarına benzer olması nedeniyle. İkincisi, sosyal ve değer kavramları kalkınma sürecinde temel bir rol oynadığından, Teknik gelişmeyi sosyal durumdan ayıramayız. Dolayısıyla Çin deneyiminden birçok açıdan faydalanabiliriz. Belki birçok Batılı ülkeden aynı şekilde yararlanamayız. Batının tecrübelerinden faydalanmaya çalıştık ve bölgemizdeki birçok ülke denedi ama başaramadık. Tam tersine deney veya taklit sonuçları bu ülkeler açısından olumsuz sonuçlar doğurmuş olabilir.

Beşinci Soru:

Geçtiğimiz yılın Ocak ayında Suriye “Kemer ve Yol” girişimine katıldığını duyurdu. Suriye’nin kadim İpek Yolu üzerindeki çok önemli ülkelerden biri olduğunu biliyoruz. Girişimin küresel kalkınma açısından önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanı  Esad:

Kuşak ve Yol Girişimini Başkan Xi Jinping’in öne sürdüğü diğer girişimlerden ayıramayız. Küresel Medeniyet, Küresel Kalkınma ve Küresel Güvenlik Girişimi, Çünkü güvenlik olmadan kalkınma olamaz. Ülkeler arası ilişkilerin medeniyet, ahlaki ve kültürel yönleri korunmadan kalkınma ve güvenlik olamaz, kalkınma başka bir ülkenin kimliğinin ezilmesi anlamına gelmez, bu mümkün değildir.  Dolayısıyla bu girişimin artık Çin girişimi olduğunu söylemiyorum. Küresel bir girişim haline geldi diyorum, Kuşak ve Yol bu girişimin şu anda en önemli uygulamasıdır. Ancak bu yönü yürüten ve diğer kurumlarla etkileşim içinde olan kurumları araştırmak gerekiyor. Tüm bu girişimler kurumlarla birlikte küresel düzeyde bir gerçeklik uygulamasına dönüşmek için bir ağ oluşturuyor.

Altıncı Soru:

Suriye Ortadoğu’nun en zengin ve istikrarlı ülkelerinden biriydi. Pek çok Çinlinin bildiği Arapça şiirsel ayetler vardır: “Sonsuzluk bahçesi yerdeyse Şam’dır, başka yer yoktur, gökteyse onun üzerindedir.” Ama şimdi, on yıldan fazla süren savaşın ardından,Suriye sadece savaş ve ekonomik durgunluktan muzdarip değil, aynı zamanda yıkıcı olarak da tanımlanabilir. İnsanlar birçok kayıp ve şok yaşadı. Suriye’deki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? En önemli soru şu: Savaş bitti mi?

Cumhurbaşkanı  Esad:

Hayır savaş bitmedi. Şu anda hâlâ savaşın ortasındayız.  Ama şunu söylemek istiyorum ki Suriye, tarih kitaplarının yazıldığı tarihten bu yana kadim tarih boyunca coğrafi bir konum olarak işgallerin koridorudur Ne zaman bir işgalci gelse şehirleri yerle bir eder, Suriye’nin tarihi budur ama şehirler hep yeniden inşa edilir. Elbette savaş bittiğinde ve kuşatma bittiğinde Suriye halkı ülkelerini yeniden inşa edebilir. Sorun, ortaya çıkabilecek sosyal etkilerdir. Maddi bir şeyi kaybettiğinizde onu yeniden inşa edersiniz ama entelektüel ve kültürel bir şeyi kaybettiğinizde o kaybolur ve bir daha geri gelmez. Bu savaşla birlikte bölgemiz artık iki tür tehlikeyle karşı karşıyadır: Amerika kökenli modern Batı liberalizmi tehlikesi ve aşırılık tehlikesi. Yani toplumlar iki farklı şey gibi görünen ama gerçekte bir ve aynı olan iki kötü şeyle karşı karşıyadır.Şu anda odaklandığımız şey öncelikle değerleri ve aidiyeti koruyabilmek, çünkü değerler ve aidiyet toplumumuzu veya ulusumuzu inşa etmemize yardımcı olan şeylerdir. Bu değerleri kaybettiğimizde herkes göç edecek. Ülkesini savunmaya, topluma hizmet eden herhangi bir işi yapmaya hazır kimse olmayacak, zorluk budur.

Yedinci Soru:

Sayın Cumhurbaşkanı, bu sizin için Suriye sorununun çözümündeki en büyük engelin dış güçlerin müdahalesi olduğu anlamına mı geliyor?

Cumhurbaşkanı Esad:

Evet, bu çok büyük bir engel ve daha önce de defalarca söyledim, eğer bu dış müdahaleyi ortadan kaldırırsak, Karmaşık gibi görünen ama öyle olmayan Suriye sorununun yıllar değil, birkaç ayda çözülebileceği doğrudur.

Sekizinci Soru:

Suriye’de ciddi bir elektrik sıkıntısı sorunu yaşanıyor ve bu sorunun temel nedeni de yakıt sıkıntısı. Suriye’nin petrol ve gaz kaynakları açısından çok zengin olduğunu biliyoruz. Haseke ve Deyrizor vilayetlerinde çok sayıda petrol sahası bulunuyor. Bu sorun doğrudan ABD ordusunun petrol hırsızlığıyla mı ilgili?

Cumhurbaşkanı Esad:

Doğru, Suriye’nin teröristlerin işgal ettiği kuzeydoğu bölgesi, Amerikalıların denetlediği bölgeyle aynı. Yani mesele sadece hırsızlık değil, teröristlerle kar paylaşımında ortaklıktır. Bir süper gücün teröristlerle ortak olması ikinci bir sorundur, Suriye’deki durumun gerçeği budur. Dolayısıyla o bölgelerde petrol ve buğday kaybediyoruz, buğday ihraç eden bir ülkeydik. Artık sadece biraz buğdayımız var, elektriğimiz yok. Elektriksiz hayat nasıl olur?Elbette asgari yaşam standardından çok daha azına sahibiz ama bu yeterli değildir.

Dokuzuncu Soru:

Savaşın henüz bitmediğini belirttiğiniz gibi Suriye’deki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Esad:

Mevcut durum kesinlikle iyi değil kötüdür, açık konuşalım kötü bir durum. Çünkü artık Suriyelilerin sorunu geçim sorunudur. Ekonomik durumla ilgili geçim sorunu yani acılar artıyor. Dünyanın çeşitli ülkeleriyle her zaman normal ilişkileri olan Suriye halkının onlarla ticaret, kültür, bilim ve her türlü alışverişi yapabilmesi gerekiyor. Bu, ülkenin refah içinde kalabilmesi için gerekli bir etkileşimdir ve Batılı ülkeler tarafından giderek boğulma tehlikesi altındadır. Ancak bu, bir şeyler yapamayacağımız anlamına gelmiyor ve bu ziyaretin başlıklarından biri de bu. Burada dost ülkelerin desteği hayati ve esastır; mutlaka yardım yoluyla olması gerekmez. Yardım insani nedenlerden olabilir ama kadim yeteneklere sahip Suriye halkının kendi ülkesini inşa edebilmesi, etkileşim kurabilmesi, gelişebilmesi ve refaha ulaşabilmesi için kapıların açılmasını kastediyorum. Bu yeteneklere sahibiz, eksiğimiz yok. Bize geri dönmenin ve yeniden başlamanın kapılarını açabilecek olan şey bu tür ekonomik, politik ve kültürel ilişkilerdir.

Onuncu Soru:

Ülkeyi yeniden inşa etmenin şu anda Suriye halkının en büyük taleplerinden biri olabileceğini söylediniz, yeniden inşayla ilgili planlarınız ve istekleriniz neler?

Cumhurbaşkanı Esad:

Yeniden yapılanma gerçekleşirse Suriye’nin çok büyük bir geleceği var. Varsayımlardan, umutlardan veya beklentilerden bahsetmiyorum. Savaş öncesindeki durumdan bahsediyorum.Savaştan önce Suriye’nin büyümesi %7’ye yakın bir oranla en iyi seviyedeydi; bu sınırlı kapasiteye sahip bir ülke için çok yüksek bir oran. Hiçbir borcumuz yoktu Borçlu bir ülke değildik, kredi alır, krediyi doğrudan öderdik. Yeterli miktarda buğdayımız vardı ama birçok ülkeye buğday ihraç ediyorduk. Savaşın başladığı dönemde endüstriyel gelişmenin başlangıcında sebze ve meyve ihraç ediyor ve sanayimizi geliştiriyorduk. Dolayısıyla savaşı durdurmanın ve Suriye’yi yeniden inşa etmenin Suriye’yi savaş öncesine göre çok daha iyi hale getireceğini rahatlıkla söyleyebilirim.

On Birinci Soru:

Üniversitede tıp okuduğunuzu ve aynı zamanda göz doktoru olarak çalıştığınızı biliyorum. Suriye’nin yeniden yapılanma, kalkınma gibi çeşitli yönlerden karşılaşabileceği zorluklarla başa çıkmak için önereceğiniz “reçete” nedir?

Cumhurbaşkanı Esad:

Elbette şu anda savaş ve kuşatmayla ilgili bir iç zorlukla karşı karşıyayız. Ancak küresel ekonomik durumla ilgili bir dış zorlukla karşı karşıyayız, Corona’nın etkileri, Ukrayna’daki savaşın etkileri, Bütün bunlar, dolar faiz oranlarının yanı sıra tüm fiyatların da artmasına neden oldu. Böylece tüm ülkelerin zorluklarını da artırdı.Böyle bir durumun temel reçetesi geçiştir. Elbette sadece Suriye için değil, tüm ülkeler için dolar üzerinden işlem yapmaktan başta yuan olmak üzere diğer para birimlerine geçiş söz konusu.

Ok İkinci Soru:

Sanırım Ortadoğu’da bir “uzlaşı dalgasının” ortaya çıktığını ve Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünün yanı sıra, siz de fark etmişsinizdir. Çin’in aktif arabuluculuğuyla Suudi Arabistan ve İran diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edildiğini duyurdu.Ortadoğu’nun dünyadaki en karmaşık güvenlik durumunun yaşandığı bölgelerden biri olduğunu hepimiz biliyoruz. Orta Doğu’da barış ve istikrarın desteklenmesinde Çin’in rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Esad:

Suudi-İran uzlaşmasına gelince, bu çok büyük ve beklenmedik bir başarıydı ama çok hoş bir sürprizdi. Çünkü bu sorun bölgemizde kırk yıllık veya biraz daha eski bir geçmişe sahip. Bu, çeşitli taraflar arasında çeşitli sorunlar yaratmaya yönelik Batılı, özellikle de Amerikan modelini temsil ediyordu ve ardından ABD, kendi çıkarlarını elde etmek için bu taraflara şantaj yaptı. Bedelini kim ödüyor? Bu ülkeler ve bu ülkelerin yaşadığı bölge. Bu girişim iki taraf arasında bir uzlaşmanın ötesinde bir şeydi. Diyelim ki iki kişi düşmandı, dost oldu, hayır mesele istikrar meselesi, bu bir yönü. Bu durum Ortadoğu’da hepimize olumlu yansıyacaktır. Çünkü onlarca yıldır bu sorunun bedelini ödedik ve bugün bu noktada, diğer tarafta kendimizi güvende hissediyoruz. Çin bu uzlaşmayı açıkladığında, Bu, siyasetin boş Batı tarzı sözlere, konuşmalara ve propagandaya değil, eyleme bağlı olduğu anlamına geliyor.Gerçek bir siyasi eylem vardı ve elde edilen sonuçlar vardı.

On Üçüncü Soru:

Başkan Xi tarafından önerilen Küresel Kalkınma Girişimi, Küresel Güvenlik Girişimi ve Küresel Medeniyet Girişiminin önemi nedir?

Cumhurbaşkanı Esad:

Çin’in sürekli gördüğümüz gibi giderek artan bir siyasi rol oynamaya devam edeceğini umuyoruz. Çünkü bu siyasi rol, dediğimiz gibi, Küresel Güvenlik Girişimi de dahil olmak üzere girişimlerden ayrılamaz. Çünkü istikrar yaratıyorlar, biz bu girişimleri yeni dünyanın kuralları olarak görüyoruz. Şu an yaşadığımız çağın eski dünyadan yeni dünyaya geçiş dönemi olduğunu söylüyorum. Birkaç bin yıl önceki antik dünyayı kastetmiyorum. Ama ben 15. yüzyılda Amerika’nın keşfiyle sömürgecilik dönemiyle başlayan antik dünyadan bahsediyorum.O tarihten bugüne altı yüzyıllık sömürgeleştirme, öldürme ve yağma yaşandı. Bu girişimler ne anlama geliyor? Bu, bugün dünyada siyasetin artık başkalarının pahasına kar elde etmek olmadığı, artık öldürmediği, artık işgal olmadığı anlamına geliyor. İhtiyacımız olan yeni politika veya politika, etiğe dayalı bir politikadır. İşbirliğine dayalı bir politika, ilkelere dayalı bir politika, karşılıklı kazanca dayalı bir politika. Dolayısıyla bunların yavaş yavaş eski dünyanın yerini alacak yeni bir dünya için geçerli ilkeler olduğunu söylüyorum, biz bunu böyle görüyoruz.

On Dördüncü Soru:

Ülkeniz ölüm kalım anlarından geçti ve siz de kişisel olarak pek çok zor anlardan geçtiniz. Cumhurbaşkanı olduğunuz günden bu güne kadar bu yolda en büyük manevi desteğiniz neydi?

Cumhurbaşkanı Esad:

Dünyanın büyük, zengin, güçlü ülkeleri karşınızdayken sizi en çok ayakta tutan şey yalnızca halktır.Eğer bu gibi durumlarda halk yanınızda olmazsa, savaş askeri veya savaş halindeyken, savaşta savaşmaya devam etmeniz için size bu ilhamı başka hiçbir parti veremez. Günümüzde savaş ekonomik ama kişisel düzeyde olduğunda, koşullar ne kadar zor olursa olsun, ülkesine bağlı olan, ülkesine sıkı sıkıya bağlı olan aile ve koşulları aşma kararlılığıdır. Bu en önemli sebep veya faktördür.

Onbeşinci Soru:

Siz büyürken babanız çocuklarının eğitiminde “katı bir baba” rolü üstlenmişti, bu ortamın üzerinizde nasıl bir etkisi oldu? Peki bir baba olarak üç çocuğunuzla ilgilenirken temel eğitim kavramlarınız neler?

Cumhurbaşkanı Esad:

Genel olarak Suriye toplumu, tarihin bir gereği olarak bazılarının tasvir etmeye çalıştığı şeyin aksine açık fikirli bir toplumdur. Bir yerde farklı medeniyetler varken insanın açık olması gerekir. Bu ortam her Suriyeli aile gibi bizim ailemizin ortamıdır. Ama benim ve ailem arasındaki ya da ebeveynlerim ile benim ve çocuklarım arasındaki ilişkiden farklı olan şey, küresel koşullardaki değişimdir. Annemle babamın zamanında, yani benim küçüklüğümde sosyal medya yoktu. Uydu kanalları bile yoktu ve bu nedenle Suriye kültürü, düşüncesi ve ulusal karakteri üzerindeki dış etki çok sınırlıydı. Hiçbir risk yoktu, bugün tam tersi.  Bu nedenle çocuklarımla aramızdaki ilişkinin öncelikle özverili değerlere dayandığına inanıyorum. Toplumsal değer, Batı değeri değil. Bireyin değeri, öncelikle kimliğe bağlılığa dayanan ulusal değerlerin yanı sıra, Gelişme yeteneği, diğer kültürlerle etkileşim yeteneği, ancak ulusal karakteri koruyarak, Bunların, çocuklarımızla birlikte ebeveynler olarak bugün karşılaştığımız zorluklar olduğuna inanıyorum.

Onaltıncı Soru:

En küçük oğlunuzun Çince öğrendiğini duydum, bu doğru mu?

Cumhurbaşkanı Esad:

Çinceyi savaşın başında, yaklaşık yedi veya sekiz yıl önce veya biraz daha önce öğrendiği doğrudur. Elbette Çin dilini o kurdu ve başlangıçta bu konuya pek girmedi, ancak bu dili hiçbir etkisi olmadan tanımladı. Dil ve kültür gibi kendisine çok uzak olan bir şeyi öğrenmek istiyordu.

On Yedinci Soru:

Çin geziniz bitmek üzere, bu gezinin en büyük kazancı nedir? Çin’e yaptığınız bu geziyi nasıl özetlersiniz?

Cumhurbaşkanı Esad:

Bu ziyarette, Başkan Xi Jinping’in rolüyle Çin’in son on yılda ekonomik kalkınmada, siyasi ve kalkınma girişimlerinde oynadığı büyük rolden yararlandık. Oldukça verimli geçtiğini söyleyebileceğim bir ziyarete ulaşabilmek için; Tüm standartlara göre gerçekten başarılı bir ziyaret olduğuna inanıyorum.

Spiker:

Röportajımızı kabul ettiğiniz için, deneyimlerinizi, duygularınızı ve özellikle düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. Biz de bir an önce Şam’ın her yerinde güllerin açmasını, Suriye’de barışın hakim olmasını temenni ediyoruz.

Cumhurbaşkanı Esad:

Kanalınız ve programınız aracılığıyla Çin halkına hitap etmek için bu önemli fırsat için teşekkür ederiz. Çin halkını son on yılda başardıkları her şeyden dolayı tebrik etmek ve büyük bir halk olduklarını sözle değil eylemle kanıtlamak istiyorum. Çin’in, bugün dünyadaki çoğu ülkenin hedefi olan ulusal ve uluslararası düzeydeki hedeflerine ulaştığını görmeyi umuyoruz. Bu röportaj için teşekkür ederim.

Telegram Kanalımız 

Facebook Sayfamız

Twitter Hesabımız

 

Check Also

Küba’daki Öğrencilerimiz Havana’da Orta Doğu Ülkeleri Kültür Günü’ne Katıldı

HAVANA (SANA) – Küba üniversitelerinde eğitim gören Suriyeli öğrenciler, Havana’daki Latin Amerika Tıp Fakültesi’nde Ortadoğu …